Ne yaparız?

Gelişmiş ekonomilerde reklam ve pazarlama, birbirinden ayrılmadan işleyen birer çark olma özelliği gösteriyor.

Pazarlama iletişimi anlamını taşıyan reklam özünde “tanıtım”ı içeriyor; değişen piyasa koşullarıyla, yeni mecralar arıyor, yepyeni anlatım olanakları deniyor. Klasik anlamda, ürünü ya da markayı lanse eden reklam, yerini bir orkestrasyon anlayışıyla tanıtım ve pazarlama iletişimine bırakıyor.

Günümüz insanı, teknolojinin ulaştığı tüm yeniliklerden yararlanmak istiyor. Konforu yaşamak, daha iyiye sahip olmak, satın aldığı ürüne güvenmek, satış sonrası hizmetlerden emin olmak istiyor. Kısaca, kaliteli bir yaşam istiyor.

Elbette bütün yatırımcılar özel koşullarına, dahası değişkenlerine göre bu hizmetleri vermeye ve bunu kitlelere duyurmaya çalışıyor.

Reklamveren ve reklam ajansı arasındaki ilişki bir ortaklığa benzer. Saygı ve güven üzerine kurulduğunda bu ilişki zamanla gelişir ve sağlam temeller üzerine kurulur. Reklam ajansı ve reklamveren arasındaki ilişki ne kadar uzun süreli olursa sonuç her iki taraf için de o kadar başarılı olur.

Entegre pazarlama iletişiminin önemli bir parçası olan reklam, dildeki sıfatlara indirgenmediği zaman, ürünü sattırıyor. Mesajını açık, net biçimde hedef kitlenin frekansına uygun tonda, doğru mecralarda ilettiğinde başarılı oluyor. Başarılı reklam, bağırmıyor, kısık konuşmuyor. Görkemden çok işlev arıyor. Hedef kitlenin istek ve eğilimlerine yanıt veriyor. Yanıltmıyor.  Ürün ya da hizmetin tanıtılmasını sağlıyor. Pazar payının artmasına katkıda bulunuyor. Kurum ve marka imajını yükseltiyor. Bilimsel verilere, pazar araştırmalarına ve tüketici eğilimlerine dayanıyor.

Hareket noktamızın temelini oluşturan REKLAMVERENlere bir göz atalım:

Ülkesinin her alandaki gelişimine eşlik ve öncülük etmiş, insanlarının yaşam standartlarını yükseltmiş, kendi sektörünün dinamiklerini belirlemiş, profesyonel bir ajansla ya da ajanslarla sürekli çalışan markalar / yani REKLAMVERENLER.

Yeni yeni toparlanan, arada bir görünen-susan, sonra yeniden ortaya çıkan üreticiler / yani REKLAMVEREN ADAYLARI.

Reklamın “hoş” olduğunu anlamış, işlevini kavramış ama cesaret bulamayan, bir fırsat arayan girişimciler / yani REKLAMVEREN ADAY ADAYLARI.

Belki birkaç kere sektörel reklamı basında denemiş ama sonra “bir nedenle” vazgeçmiş, kendi çapında çizgi-altı etkinlikte bulunanlar / yani REKLAMDAN DÖNENLER ya da REKLAMVERMEYENLER.

Yıllarca sessiz sedasız üretim yapıp sektörünün “gizli devi” olmayı başarmış, ama reklamla uzaktan yakından ilgilenmemiş, “bir yerinden” ilgi kurmayı deneyen devler / yani REKLAMVER-E-MEYENLER.

Bir işi küçük görmek, küçük düşünenler içindir. Boyutundan bağımsız her işe fikir bulunabilir, daha önemlisi her işe sihirli fikir bulunabilir. Sihirli fikir, işin boyutundan da bütçesinden de bağımsızdır.

Fikirleri şekillendirmek, davranışları değiştirmek ve onları harekete geçirmek için sürdürülebilir sağlam stratejilere dayanan etkin tanıtım ve iletişim projeleri geliştirmek ve uygulamaktır asıl marifet.

Çünkü; “sihir” her zaman “fikir”dedir…

Mucit ruhlu bir reklam ajansıyız.

Bir ürünü herkes tarafından bilinir hale getirmeyi değil,

onu talep edilir hale getirmeyi isteriz.

Birlikte çalışır, işimizi çok iyi biliriz.

İşinizde ise çokbilmiş değiliz.

En büyük sermayemiz yaratıcılıktır.

Ethos, Pathos, Logos...